Gazze’den sonra sıra Lübnan’a geldi…
Bu satırları yazarken İsrail’in hava saldırılarında bir günde 100 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce insan yaralanmıştı.
Sanırım bu bir başlangıç.

Tıpkı Gazze’de olduğu gibi medya her gün Lübnan’da öldürülen insanların sayısını grafiklerle açıklayacak, diğer ülkeler bu saldırıları sıradan cümlelerle kınayacak, Birleşmiş Milletler, ABD ve İngiltere sayesinde ne kadar işlevsiz olduğunu gösterecek ve İsrail bir ülkeyi daha perişan edecek.

Tüm olup bitenleri vurdum duymaz bir şekilde izleyen dünya devletlerine artık diyecek sözümüz kalmadı. Lakin Ortadoğu bölgesindeki devletlere ürkütücü bir soru sormalıyız: Sırada hangi ülke var?

Aynı Senaryo Aynı Katliamı Doğurur

Yaşananları akılla, bilgiyle, hukukla, uluslararası kurallarla açıklamak mümkün değil artık.

Tüm kırmızı çizgiler aşıldı, tüm kurallar yıkıldı, tüm insani değerler yerle bir oldu.

İsrail dünyadaki tüm düzeni alt üst etti.

Gazze’nin işgali ve Filistinli katliamından sonra İsrail’in duracağını zannedenler ne kadar korkunç bir yanılgı içinde olduklarını sanırım hâlâ fark etmediler.

ABD ve İngiltere’nin desteklediği ölüm makineleri, Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı ve şimdi Lübnan’a yöneldi.

Tıpkı Gazze’de olduğu gibi Lübnan’ın “Kuzeyi” için tahliye duyuruları yapıldı, halk sokaklara dökülüp evini terk etti, ABD’den alınan korkunç bombalar uçaklardan Lübnan topraklarına ölüm olarak yağdı. Bir günde yine çoğu sivil 100 insan hayatını kaybetti.

Sanırım Gazze’de olduğu gibi ölümler yine rakamsal ifadelere dönüşecek, her gün ölü, yaralı sayısı istatistiki bir veriye dönüşecek sadece.

Ne yitip giden insan yaşamları, ne çocukların, ne de hayatları kararan yaralıların insani hikayeleri bilinecek. Yine bu satırları yazarken Gazze’de bir günde 50 kişi hayatını kaybetmişti ama artık rakamlar az diye haber bile olmadı!

İsrail/ABD Gazze’de uygulanan senaryonun aynısını uygulanacak ve Lübnan Gazze ile aynı kaderi paylaşacak.

Bu senaryonun sonu hep katliamla biter.

Ölümcül Hata: Sessizlik

Gazze’deki katliama sessiz kalanların ne denli ölümcül bir hata yaptığını görmeleri uzun sürmeyecek. Hamas, “radikal” diye, Müslüman Kardeşlere yakın diye, ABD tarafından “terörist” listesine alındı diye ses çıkarmayanlar, şimdi Lübnan için sessizlik orucuna başladı.

Sanırım bu sefer de Hizbullah Şii diye, İran’a yakın diye, ABD tarafından “terörist” ilan edildi diye mazeret buluyorlardır kendilerince.

Oysa Gazze’de İsrail/ABD bombaları nasıl ki Hamaslı ya da EL Fetihli ayrımı yapmadıysa, Lübnan’da da Şii-Sünni ayrımı yapmayacak, önüne çıkan herkesi öldürecektir.

Nasıl ki Kudüs’te Müslüman, Hristiyan ayrımı yapmadıysa, Lübnan’da da Müslüman Hıristiyan, Falanjist, Dürzi ayrımı yapmayacak, ülkeyi yaşanmaz hale getirecektir.

Lübnan, İslam ülkelerinin çıldırtan sessizliği içinde Gazze gibi yerle bir edilecek ve on binlerce insan ölecektir.

Sırada hangi ülke var?

Sessizce olup biteni izleyenlerin kafasında acaba bu soru var mıdır? Katil ordusu Lübnan’da işini bitirdikten sonra hangi ülkeyi işgal edecek?

Sanırım daha korkutucu soruyu sormaya cesaret edemeyen ülkeler de var: Sıra bana ne zaman gelecek?

Soruların cevabını bulmak aslında o kadar zor değil. İsrail’in büyük hayali olan ‘Vadedilmiş Topraklar’ hangi ülkedeyse sırada o ülke var. Yani Ürdün, Suriye, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye.

Gazze’yi yakıp yıkan İsrail askerlerinin üniformalarında yer alan ‘Büyük İsrail Devleti’nin haritasında bu ülkelerin toprakları var. Böyle de fütursuz, cüretkâr ve küstahlar.

Onların bu haline diyecek bir şey kalmadı ama o haritada yer alan ülkelerin olup bitenlere sessizliğine karşı delirmek üzereyiz.

Sıranın bir gün onlara da geleceğini nasıl olur da düşünmezler?

Lübnan yanarken akıllarına bu soru neden gelmiyor acaba?

Bunun bir imkân meselesi değil, sadece bir zaman meselesi olacağını görmüyorlar mı?

Savaş açın demiyor kimse, en azından ambargo uygulama cesaretini gösterin bari.

Kemal Öztürk
aljazeera.net